İSKİ Bilgi İşlem Daire Başkanı Tayfun İşbilen, Dijital Dönüşüm Çalışmalarını Harvard Business Review Türkiye’ye Değerlendirdi

İSKİ Bilgi İşlem Daire Başkanı Tayfun İşbilen, Dijital Dönüşüm Çalışmalarını Harvard Business Review Türkiye’ye Değerlendirdi

Küresel iklim krizinin hayatın her alanını etkilemesiyle birlikte özellikle İstanbul için suyun tasarrufu kritik önem taşıyor. İSKİ Bilgi İşlem Dairesi Başkanı Tayfun İşbilen ile İSKİ’nin dijital dönüşümü, su tasarrufu adına çalışmaları ve iş dünyasının sorumlu su tüketimi konusunda rolleri üzerine konuştuk.

Küresel iklim krizi göz önünde bulundurulduğunda, şu anda, su kaynaklarının tasarruflu kullanımı konusunda ne kadar kritik bir eşikte duruyoruz?

Dünyadaki toplam su miktarı 1,4 milyar kilometreküp ve  yüzde  97,5’i okyanuslarda ve denizlerdeki tuzlu sudan oluşuyor. Yüzde 2,5’u ise nehir ve göllerde, tatlı su olarak bulunuyor. Bu kadar az olan tatlı su kaynaklarının, önemli bir bölümü de kutuplarda ve yer altında.

Denizlerdeki tuzlu su ise insanların gereksinimlerini karşılayabilecek niteliklere sahip değil.

Karadaki suyun yalnızca yüzde 10’u kullanılabilir tatlı su sınıfına giriyor.

Özetle insanın sağlıklı tüketimine uygun tatlı su miktarı sadece yüzde 0,5 oranında küçücük bir kaynak.

Şu anda dünya nüfusunun yarısından fazlası şehirlerde yaşıyor. 2050 yılına kadar bu oranın yüzde 68’e çıkması bekleniyor.

Uluslararası birçok rapor bize gösteriyor ki 2050 yılına kadar 800 milyondan fazla kent sakininin deniz seviyesinin yükselmesi ve kıyılardaki selden etkilenmesi bekleniyor. Ve 650 milyon kişinin su kıtlığı ile karşı karşıya kalabileceği tahminleri yapılıyor.

Rakamlar bize hızla geriye dönüşün mümkün olmadığı bir noktaya doğru gittiğimizi gösteriyor. Kritik bir süreçteyiz.

İSKİ Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı’nı Ekim 2019’dan bu yana yönetiyorsunuz. Bilgi İşlem Başkanı olarak göreve geldiğinizde tespit ettiğiniz eksiklikler nelerdi ve departman içinde yenileme ve iyileştirme için öncelikleriniz neler oldu? Liderliğiniz, İSKİ’nin dijital dönüşümü ve teknolojik ilerlemelere yaklaşımını nasıl etkiledi?

İstanbul’da su dağıtım sistemi oldukça karmaşık bir yapıya sahip. İSKİ olarak, 10 farklı su kaynağından 24 adet içme suyu arıtma tesisi ve 23 bin km uzunluğundaki içme suyu hatları ile günlük ortalama 3 milyon m3 suyu 16 milyon vatandaşımıza ulaştırıyoruz. Elbette işimiz burada bitmiyor. Şehre verilen suyu, kullanıldıktan sonra 18 bin 400 km uzunluğundaki atık su hattı ile 90 adet atık su arıtma tesisine ulaştırıyoruz.

Bu sistemin doğru bir şekilde çalışması için suyun kaynağından abonelere kadar olan tüm süreçteki verilerin doğru ve güncel olması gerekiyor. Bu veriler arasında suyun miktarı, kalitesi, basıncı, dağıtım hatlarının durumu gibi bilgiler yer alıyor.

2019 yılında göreve geldiğimizde siber güvenlik riskleri; yönetimi zor, şişkin ve hantal veri yükü; yedekleme eksikleri ve finansal riskleri,; bağımsız platformlarda çalışmayan sayısı binleri geçkin, kullanım alanı takip edilemeyen formlar vardı.

Yazılım alanında yaptığımız en köklü değişim yaklaşık 25 yıldır kullanılmaya devam eden uygulamaları değiştirmek oldu. Kurumun ERP yazılımı, günlük gereksinimlere cevap vermekten uzaklaştığı noktada bütünlüğünü yitirmişti. Uygulamalar dağınık ekranlarda karmaşık bir süreçle yönetiliyordu. Veri işleyen yapıların dağınık olması, bütüncül bir yaklaşımı engelleyen unsurların başında geliyordu.

Abone verisinden sosyal medya ve sahadaki IoT cihazlarına kadar elde edilen verilerin bütün bir sistemde birbirine entegre edilmesi gerekiyordu. Kurum uygulamalarının, bilişim teknoloji bileşenlerinin büyük bir bölümü kullanım ömrünü yitirmiş ve bu sistemler ile devam etmek daha maliyetli hale gelmişti. Biz de bütün bu etkenlerden yola çıkarak kurum içi ve aboneye yönelik uygulamalarımızı iki fazda dönüştürmeye başladık. Birinci fazımız abone uygulamaları ve web sitesi üzerine kurgulanmıştı. Öncelikle internet (www.iski.gov.tr) sitemizi devreye aldık. 2024 sonuna kadar da birinci fazı bitirmeyi planlıyoruz.

Bu dönüşüm macerası kapsamında, veri tabanı optimizasyonu için abone ve kurum içi uygulamalarımız, veri tabanlarımız Exadata’ya taşınarak İSKİ’nin işlem performansı yaklaşık sekiz kat artmıştır. Bunlara paralel olarak İSKİ’nin 15 yıldır kullanılan CBS tabanlı uygulaması İSKİ Altyapı Bilgi Sisteminin teknolojik altyapısını değiştirerek açık kaynak kodlu veri tabanı ve yazılımlarla sistemi yeniden tasarlayıp devreye aldık. Yeni CBS altyapımız masaüstü, web ve mobil platformlar aracılığıyla yaklaşık 1500 kullanıcısına hizmet veriyor. İstanbul’un tüm mekansal verilerinin raporlanabilir, sorgulanabilir ve analiz edilebilir olduğu yeni uygulama ile diğer sistemlerle entegrasyon süreçlerimiz daha kolay hale geldi.

 İSKİ, özellikle yapay zeka olmak üzere teknolojileri İstanbul’daki su kullanımını ele almak ve optimize etmek, ayrıca saha operasyonlarını etkili bir şekilde yürütmek için nasıl kullanıyor?

Su kıtlığı günümüz dünyasında bugünün olduğu kadar geleceğin de sorunu olarak karşımıza çıkıyor. BT teknolojilerini kullanarak suyun her aşamasındaki süreci izliyor ve yönetiyoruz. Yapay zeka kullanarak su tüketimi tahminlemesi yapıyoruz. Bu proje ile abonelerin, su kullanımı ve demografik bilgileriyle sınıflandırılması, abonelerin taleplerinin analiz edilmesi ve tüketimlerini etkileyen faktörlerin etki analizlerini yapıyoruz. Taleplerinin gelecek dönemler için yapay zeka modelleriyle tahminlenmesi ve farklı metreküp kademelerinin ve kademe fiyatlarının simüle edilerek aboneler üzerindeki etkisinin araştırılması ve optimum su fiyatının belirlenmesi planlıyoruz. Bunun için daha fazla bilgiye ve dataya ihtiyacımız var. Yapay zekayı ne kadar beslerseniz o kadar iyi sonuçlar alıyorsunuz. Yapay zekadan çıkan sonuçları mutlaka geleneksel yöntemlerle de kontrol ediyoruz. Yüzde 95’e varan doğru sonuçlar üretiyor. Bu da işimizi oldukça kolaylaştırıyor

Teknoloji, 2019’dan bu yana su kaybını yüzde 30’lardan yüzde 19’a düşürme sürecinde nasıl bir rol oynadı? Organizasyonunuz içinde su verimliliğini daha da artırmak için alınan adımlar neler oldu?

Öncelikle organizasyon yapımızı değiştirdik ve daha efektif hale getirdik. Yaklaşık 150 firma ile görüşüldü. 70 farklı ürün ile ilgili PoC çalışması yapıldı. 300 farklı sistem yapısı incelendi. Birbirinden farklı durumlar için saha çalışmaları yapıldı. Sistem performansı ve güvenliği üzerine çalışmalar yapıldı. En az maliyet ile en kaliteli ürünler üzerinde çalışıldı.

Sistem network altyapısı iyileştirildi, sunucularda sanallaştırma ya gidildi.

Bazı rakamlar vermek gerekirse; İstanbul halkının kullanımına sunulmak üzere 10 farklı barajdan ve Melen ile Yeşilçay Regülatörlerinden yaklaşık 3 milyon m3 su alınır.

Barajlardan alınan su 24 farklı bölgede bulunan içme suyu arıtma tesislerinde arıtılarak terfi merkezlerine iletilir.

İçme suyu arıtma tesislerinde arıtılan su 157 içme suyu deposundan 143 farklı bölgedeki içme suyu terfi merkezine iletilir.

Toplam 22.856 km içme suyu hattı var.

Bilişim ağı ise şöyle; 598 adet baraj, terfi, ambar, atölye, arıtma tesisi gibi lokasyonlar, 6 adet vezne lokasyonu, 32 adet merkez ve şube lokasyonunda 437 kilometre fiber optik haberleşme ağı bulunuyor.

İSKİ veri tabanlarında günlük ortalama 16 milyon işlem yapılıp bu işlemler 21,3 TB büyüklüğünde bir hacme sahip.

Devreye aldığımız Mobil İş emri ve SAKAP uygulamalarımızla arızalara dönüş hızımızı ve sonuçlandırma süremizi kısalttık. Operasyonel birimlerin ihtiyaçlarına uygun ürün ve yazılımlarla suyun izlenmesi ve süreçlerin analizini kolaylaştırmamız sayesinde aksayan yerleri ve ne yapılması gerektiğini daha net görebilir duruma geldiler. Sonuç olarak, bilişim teknolojilerinin sağladığı bilgi akışının da katkısı ile son 1 yılda 20 bin su arıza ve 27 bin kanal arıza çağrısı çözüme kavuşturuldu.  Aylık ortalama 1700 su arıza, 2250 kanal arıza çözüme kavuşturuluyor.  Bu işlemler beş ila sekiz saat içerisinde tamamlanıyor.  Benzer iş mantığı kapama-açma ve su ve kanal arıza operasyonlarında da yürütülüyor.

Bu tasarruf sadece bilişim teknolojileri ile oldu denilemez ancak büyük katkısı oldu. Bilgi sahibi olduğunuz sürece daha verimli işler yapabiliyorsunuz. Bilgi, altyapı çalışmaları ile birleşince muazzam sonuçlar üretebiliyor. İstanbul’un günlük su tüketimi Ankara ve İzmir ve Bursa’nın toplamından fazla. İstanbul’daki yüzde 10’luk tasarruf, ortalama bir şehrin toplam su tüketimden daha fazla kaynak yaratmak demek. Türkiye’de özellikle Anadolu kentlerinde kayıp kaçak oranı yüzde 45’e kadar çıkabiliyor. İstanbul’da bu oranın yüzde 19’a düşmesi çok özel bir çalışmanın ürünü.

İSKİ, akıllı sayaç sayısını 100 binden 1 milyona çıkarmayı hedefliyor. Bu akıllı sayaçlar, tüketim alışkanlıklarını analiz etmeye nasıl katkı sağlıyor ve İSKİ bu veriyi etkin su tedarik planlaması için nasıl kullanmayı planlıyor?

İdaremizde Nb-IoT, LoraWan ve GPRS haberleşmeli tipinde 100 bine yakın akıllı sayaç ile yüzde 93,2 verimle uzaktan okunuyor, faturalandırılıyor, açma ve kapama işlemleri yapılıyor.

İstanbulluların günde ürettiği 14 milyonun üzerindeki bilgiyi işleyen İSKİ Dijital Dönüşüm ekibi olarak, doğru bilgiye daha çok ihtiyacımız var. İnsanlar bir süre elektriksiz, yemeksiz yaşayabilirler. Ancak susuz çok az bir süre yaşanabilir. O yüzden İstanbul’da suyu çok iyi yönetmemiz lazım. Bu sistemin doğru bir şekilde çalışması için suyun kaynağından abonelere kadar olan tüm süreçteki verilerin doğru ve güncel olması gerekiyor. Bu veriler arasında suyun miktarı, kalitesi, basıncı, dağıtım hatlarının durumu gibi bilgiler yer alıyor.

Bu verileri toplayıp analiz etmek ve doğru bir şekilde dağıtmak için modern teknolojiden yararlanmak gerekiyor. İSKİ, bu konuda çeşitli çalışmalar yapıyor. İşte akıllı sayaçların önemi burada oraya çıkıyor.  Akıllı sayaçlar sayesinde su tüketimini daha iyi takip edebiliyoruz. Bir yerde akıllı sayaç varsa ben şunu görebiliyorum; siz evinizde yoksunuz ama su tüketimi devam ediyor. Ya suyunuzu açık bırakmış ya da tesisatınızda bir sorun var. Biz bunu görüp uyarabiliyoruz. 

Bu sayaçlarla tüketim alışkanlıkların takip ediyoruz. Yapay zeka ile çamaşır makinesi mi bulaşık makinesi mi çalıştı bunu ölçmeye çalışıyoruz. Bu hassaslıkta kural setleri oluşturup tüketim önerisi getirmeye yönelik çalışmalarımız devam ediyor. Dönem dönem bazı semtlerin su tüketimi artıyor ya da düşüyor. Akıllı sayaçlardan elde ettiğimiz verilerle suyun dağıtımında düzenlemeler yapabiliyoruz.

Bu nedenle suyun daha akılcı kullanımı için akıllı sayaç sayısını 1 milyonun üzerine çıkarmayı hedefliyoruz.

Karbon ayak izi hakkında belirli bir farkındalık oluştu fakat suyun kullanımıyla ilgili aynı şeyi söylemek biraz daha zor. Bununla birlikte İSKİ, “Su Ayak İzi” kavramı ile ilgili farkındalık projeleri geliştiriyor. Bu proje hakkında bilgi verebilir misiniz? Tüketicilerin bu konuda nasıl bir farkındalık geliştirmesi gerekiyor, neler eksik biliniyor?

Doğru tüketimi artık öğrenmemiz gerekiyor. Önümüzdeki dönemlerde ilkim krizine bağlı öngöremediğimiz ciddi su sıkıntıları yaşanabilir. Bu anlamda şimdiden tedbirler almaya çalışıyoruz. Biz kurum olarak bu anlamda teknolojik yatırımlarımızı hızlandırıyoruz. Kayıp kaçak oranını hızla düşürüyoruz.

Şimdi herkes karbon ayak izini konuşuyor ama bir de su ayak izi var. Bu da artık gündemimize girdi. Mesela bir A4 kağıdının üretilmesi için 10 litre su lazım. Bir t-shirt birkaç metreküp suya ihtiyaç duyuyor. Bir hamburger için ne kadar su gerekli? İşte bunları iyi bilmek lazım. Avrupa’da su müzeleri var, çocukları bilinçlendirmek amacıyla. Bir farkındalık yaratılıyor. Bir çocuk bir hamburger yediğinde o hamburger için ne kadar su harcandığını öğreniyor. Şimdi İSKİ olarak biz de benzer bir çalışmanın içindeyiz. 1 metreküp suyu kafanızda canlandırın desem aklınızda nasıl bir resim beliriyor? Şu anda bizim genel merkezimizde metreküpler var. İlk baktığınızda 1 m3 bu kadar çok mu diyorsunuz? Çook. Örneğin 20 TL’lik su ne kadarlık bir büyüklüğü ifade ediyor? Aslında parasal karşılığı küçük olsa da onun kaç metreküpe denk geldiğini objelerle gösteriyoruz ki çocuklarımızın kafasında canlanabilsin.

Su ile ilgili zorlukların ele alınmasında iş birliğinin önemli bir rol oynadığı göz önüne alındığında toplumun, iş dünyasının, STK’ların ve çeşitli paydaşların sorumlu su tüketimi konusunda farkındalık yaratma ve İSKİ’nin hedeflerini destekleme sürecinde hangi role sahip olduğunu düşünüyorsunuz? Bu kuruluşlar, İSKİ’nin girişimlerinin başarısına nasıl katkıda bulunabilir?

Türkiye su stresi yaşayan bir ülke. Tarihi boyunca çeşitli kereler, kuraklıkla karşı karşıya kaldı. Anadolu’da birçok yerinde su depolamak için sarnıçları görmek mümkün. Ege’de antik döneme ait,  çok sayıda, kilometrelerce uzanan su hattını da görebilirsiniz. Keza İstanbul bu konuda tam bir yaşayan müzedir. Nereye baksanız İstanbul’u susuz bırakmamak için yapılan yapıları görebilirsiniz. Kemerler, sarnıçlar hepsi bunu gösterir.

Kuraklık, susuzluk o kadar kültürümüzü etkilemiştir ki Yağmur Duası, bu toprakların en eski geleneklerinden birisidir.

Hatta edebiyatımızda, sinemamızda böyle onlarca, yüzlerce külliyat vardır.

Örneğin, bize Berlin’de ilk Altın Ayı ayı ödülünü getiren ve Necati Cumalı’nın romanından senaryolaştırılan,  merhum yönetmen Metin Erksan’ın efsane filmi Susuz Yaz. Hülya Koçyiğit, Erol Taş ve Ulvi Doğan’ın oynadığı Susuz Yaz filmi su sıkıntısı çeken köy halkını anlatır.

Böyle onlarca film var. Kimi güldürür,  kimi ise trajiktir…. Ama ortak kesişme noktası, kuraklık ve susuzluğun toplumsal yaşamı bozduğudur.

Biz kuraklığın ne olduğunu ve sonuçlarını bilen bir milletiz ve o yüzden suyumuza daha fazla sahip çıkmalıyız. Suya kamucu bir anlayışla yaklaşmalıyız.

Bununla birlikte STK’ların buradaki en önemli misyonu suya kamucu bir anlayışla bakmaları olmalı. Doğayı ve su kaynaklarını koruyan politikaların geliştirilmesi için daha fazla kamuoyu baskısı kurmalı.

Su kaynaklarının önemine dair her ne kadar hemfikir olunsa ve pek çok platformda alınması gereken önlemler tartışılsa da hâlâ bir Çerçeve Su Kanunu bulunmuyor. STK’lar üniversite-sanayi işbirliğini kullanarak, su kaynaklarının etkin ve sürdürülebilir yönetimi ve denetimi için Efektif Su Politikası oluşturulması için görev almalı ve bu yolda kamuoyunu aydınlatıcı seminer, eğitim gibi düzenlemeler yapılmalıdır. STK’lar vasıtası ile devlet kurumlarının bu konuya eğilimi artmalı, özel sektör bu konuda çalışmaya teşvik edilmelidir. STK’lar ilgili bakanlık ile çalışma halinde olup gerekirse su politikaları ile ilgili yasa ve yönetmelik oluşturulmasında aktif görev almalıdır. STK’ların oluşturacağı farkındalık ve eğitim gibi yollarla; su kaynaklarının doğru kullanılması ve yönetilmesi, oluşması muhtemel atıksuların en ideal çözüm yolları ile geri kazanılması ve yeniden kullanılması için konusunda uzman, yıllarca bu konularda teknik eğitim almış ve analizler yapmış meslektaşlarımızın işletme ve denetleme mekanizmalarındaki sayısı artırılmalıdır.

Ayrıca tüketim çılgınlığa karşı aksiyonlar almalı, bilinçlendirme yapmalı. Bugün siz bir t-shirt alığınızda sadece t-shirt almıyorsunuz. O t-shirtle birlikte litrelerce su harcamış oluyorsunuz, bunun farkında olmalıyız. Sosyal medyada barajlardaki doluluk oranlarını takip etmek çok popüler oldu. Buraya gösterdiğimiz ilgi kadar kaynakların korunması noktasında hassasiyetimizi artırmalıyız. Hepimiz bir arama motoruna bir şey yazdığımızda veya telefonumuzdan bir post paylaştığımızda harcadığımız enerjiyi ve suyu da aklımızın bir köşesinde tutmalıyız.

İlgili Gönderiler

İçerik Mevcut Değil

En Yeni Etkinlikler

Sitemiz en iyi hizmet için çerezler kullanmaktadır. Siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul ediyorsunuz. Daha fazla bilgi